Valera KHATAZHUKO - devam
Valera KHATAZHUKO - devam
devam9.
Suriyeli Çerkeslerin anavatana dönmesi gerektiği düşüncesini Rusya'da bulunan
diğer insan hakları örgütleri de savunuyor mu?
- Bu
konuda çalışan insan hakları örgütlerinin pek çoğu bizim yanımızdalar. Konuyla
ilgili olarak, zaman zaman ortak toplantılara katılarak kararlar alınmasını
sağlıyoruz. Örneğin, geçtiğimiz sonbaharda Stokholm'de Kuzey Kafkasya üzerine
bir konferans düzenlenmişti. Bu konferansın Batı Avrupa'ya yönelik sonuç
bildirgesine Rusya’nın Suriye'de yaşayan Çerkeslere yardım etmesi gerektiğiyle
ilgili bir karar koydurduk. İnsan Hakları örgütlerinin büyük bir çoğunluğu
bizimle aynı fikirdeler bu konuda.
10.
Çerkeslerin yaşam koşulları Sovyet döneminde mi daha iyiydi yoksa şimdi mi daha
iyi?
-
Anavatanda da hangi dönemin daha iyi olduğuna yönelik bu soru zaman zaman
soruluyor. Kimileri bu soruya cevaben, bugün yaşadığımız sorunlara bakarak
komünist dönemin daha iyi olduğunu söylüyorlar. Ben kendi adıma gerçeğin böyle
olmadığını düşünüyorum fakat bugünkü sorunlar da göz ardı edilebilecek sorunlar
değil. Ama artık ileriye bakmak gerekiyor. Demokrasiye doğru ilerlemek
gerekiyor. Eskiden, komünistler oldukça agresifti. İşlerini yürütebilmek için,
siyasi sorunların üstesinden gelebilmek için her şeyi yaparlardı. Örneğin,
Asetinlere ve İnguşlara “bizimle birlikte hareket ederseniz Kabardeylerin
topraklarını size veririz,” diyorlardı. Diğer tarafta “Kazakların topraklarını
size vereceğiz,” diyerek Kazaklara karşı kışkırtıyorlardı. Bunun dışında, ben o
dönem üzerine biraz araştırma yaptım ve ö dönemle ilgili belgeleri gördükçe çok
şaşırdım. Çerkesler bir daha asla eski güçlerine kavuşamayacakları şekilde
sürgün döneminde zarar gördüler ama devrime kadar yine de bir grup yürekli,
cesur insan ayakta kalabilmişti. Komünistlerin bu kalanları seçerek yok
ettikleri bugün ortaya çıkıyor. Ellerinde ortadan kaldırılacak olanların
listeleri vardı ve Kalmık Betal ve etrafındakiler bu listelerdekilerde
yazanlardan da daha fazlasını yok ettiler. Bunların dışında, kimileri
komünistlerin bize dilimizle eğitim alma, dilimizle kitaplar yazma olanağı
sağladıklarını söylüyor. Doğrudur, bunları da yaptılar çünkü kendi hedeflerine
ulaşmak için bu halklara bir kısım özgürlük verilmesi gerektiğini görüyorlardı
ve halklara kendi dillerinde eğitim olanaklarını sağladılar. Fakat bunların
nihai hedefleri bütün bunları ortadan kaldırıp Rusçayı hâkim kılmaktı. Buna
doğru da ilerliyorduk. Kendi tarihimize yabancılaştırılıyorduk. Komünist
ideolojiye bağlı olmayan tarihçilere, yazarlara, şairlere söz hakkı
tanımıyorlardı. Sonuçta komünizm de öyle özenilecek birşey değildi. .Bugün de
çok iyi şeyler olmadığı ortada. Ama kendimce, komünizme geri dönmek gerektiğini
söyleyemem. İleriye bakmak, özgürlüklere, demokrasiye doğru yol almak gerekir
diye düşünüyorum.
11.
Kafkasya'daki muhalif kurumlar ya da şahıslar son zamanlarda Amerika menşeli
Jamestown Vakfı'yla bağlantılandırılmaya başlandı. Bununla ilgili ne
düşünüyorsunuz?
-
Jamestown Vakfı'yla ilgili olarak öncelikle şimdiye kadar hiçbir şekilde bu
kuruluşla bağlantı kurmadığımızı söylemem gerekiyor. Elbette Çerkeslerle ilgili
bütün bu sorunları çıkartanların Jamestown Vakfı olduğu propagandasını yapanlar
var. Bu akşam burada savunduklarımızı kabul etmeyenlerin propagandasıdır bu.
Size bir örnek vereyim. Moskova’da Rusya devlet başkanlığına bağlı yeni bir
enstitü kuruldu. Bu enstitüde şöyle garip şeyler oluyor. Bu enstitü tarafında
farklı yerlerde Çerkeslerle ilgili konferanslar düzenliyorlar. Osetya'da
düzenlediler, Sohum'da düzenlediler. Çerkesleri ise bu konferanslara dâhil
etmiyorlar, davet etmiyorlar. Soykırımdan, sürgünden Çerkeslerin kendilerini
çağırmadan bahsediyorlar. Bunların bilimsel bir altyapısı yok. Bunların
bilimsel bir boyutu olsaydı böyle yapmazlardı. Çerkesler adına konuşacak,
Çerkes olsun ya da olmasın, isterse Rus olsun, Çerkesler'in bakış açısını da
yansıtacak birilerini de çağırmaları gerekirdi. Jamestown Vakfı meselesi de
bununla ilgili. Şöyle bir bakarsak bu sorunun kaynağı diaspora ya da Rusya
dışındaki ülkeler değil Rusya'nın kendisidir. Elbette Rusya'nın hasımları bu
konudan faydalanmaya çalışıyorlar. Ama Rusya'nın kendisi bu sorunun çözümüne
yönelik adımlar atarsa Olimpiyatlarla ve soykırımla ilgili sıkıntıları
giderirse hasımları da artık bu meseleyle ilgili söyleyecek bir söz
bulamayacaktır. Rusya'nın kendi düşmanlarına bu konuda kullanabilecekleri
bahaneler vermemesi gerekiyor.
12.
Kabardeylerle Balkarların toprak anlaşmazlıkları olduğunu duyuyoruz. Bu konuyla
ilgili gelişmeler nelerdir?
Silahlı
bir mücadele yürütülmeden Çerkesler Rusya'da haklarını elde edebilirler mi?
-
Öncelikle, Balkarlar ve Çerkeslerle ilgili toprak sorunuyla ilgili olarak, bu
tür tartışmalar her zaman oldu fakat Çerkeslerle Balkarlar arasında - hiç
görmediniz mi toprak için, mülk için tartışan, mahkemelik olan akrabalara hiç
rastlamadınız mı? - toprak yüzünden birbirleriyle karşı karşıya gelip
çatışmaları için ortada hiçbir neden yok. Çerkesler Balkarların topraklarını
gasp etmedi, el koymadı. Örneğin, Asetinler ve İnguşlar arasında bir toprak
sorunu var. Prigorodni Rayonu denilen bölgede eskiden İnguşlar yaşıyordu ve
biraz önce bahsettiğimiz Komünist dönem de bunlar topraklarından sürüldü.
Sonradan geri dönmelerine izin verildiğinde aynı topraklara yerleştirilmediler.
Daha sonra bu iki halk arasında çatışmalar yaşandı. Fakat Çerkesler Balkarların
topraklarına yerleşmedi, bunların topraklarını gasp etmedi. Balkarlar sürgünden
geri döndükleri zaman kendilerine toprak verildi. Dağlık yerlere gönderilmedi,
ayrıca kendileri de çok istemiyorlardı buralara yerleşmeyi. Bunlar Çerkeslerin
yaşadıkları topraklara yerleştirildi. Sonuç olarak, bu tartışmalar hep
olageldi. Bundan sonra da bu tartışmaların devam etmesi lazım. Bundan çok ciddi
sorunlar doğmaz. Fakat bu toprak meselesinden politik olarak faydalanmak
isteyenler hep oldu her zaman da olacaktır. Bu çok büyük bir sıkıntı değil.
Şahsen, bundan Kabardeylerle Balkarlar arasında bir çatışma, bir sorun ortaya
çıkacağını düşünmüyorum. Yine de kimi Balkarlar cumhuriyetten ayrılmak
istediklerini dile getiriyorlar. Bana sorarsanız, ayrılmak bizim hakkımız
dediklerinde, ayrılmak mı istiyorlar, özgürler, ayrı bir cumhuriyet mi kurmak
istiyorlar, özgürler. Bunu yapamazsınız diye tutturmanın bir anlamı yok çünkü
tutturduğunuz zaman, baskı yaptığınız zaman sorunlar ortaya çıkıyor.
İkincisi, bugün silah
denilen, silahlı mücadele denilen şeyin akla dahi getirilmemesi gerekiyor. Bunu
direten insanlar da var, doğrudur. Bizim hasımlarımız işte o bahsettiğimiz din
savaşı meselesini bize karşı kullanıyorlar. Bizim için din savaşı verdiğimiz
gibi şeyler söyleyerek, bizi öyle göstermek istiyorlar. Bunlar bizi olduğumuzdan
farklı göstermek niyetindeler. Bugün bizim silahımız, demokrasi insan hakları
gibi şeyler olmalıdır. Fakat bu, bizim korkak olmamız gerektiği anlamına da
gelmiyor. Meselelerimizi cesaretle sahiplenmemiz gerekiyor. Bu az önce
bahsettiğimiz konuları demokratik yollarla dile getirirken cesaretimiz yoksa bu
hiçbir işe yaramayacaktır. Silahı kesinlikle aklımıza getirmememiz lazım ama
cesaretimizi de kaybetmememiz gerek. Aksi halde hiçbir yere varamayız. Şimdi
geri dönüp 20-30 yıl önceki dünyayı gözümüzün önüne bir getirelim. Ben şahsen
asla sınırların açıldığını, bugün yaşadıklarımızı yaşayacağımızı düşünemezdim.
Bugün birçok şeyi başarabilecek durumdayız. Fakat bütün bunları cesaretle
yapmamız lazım.
13.
Ankara Çerkes Derneği yönetimine bu toplantıyı düzenledikleri için ve böyle
değerli bir konuğu davet ettikleri için, bu cesareti gösterdikleri için tebrik
ediyorum. Teşekkür ediyorum.
Sorum:
Kabardey-Balkar İnsan Hakları Merkezi üzerinde herhangi bir baskı var mı, eğer
varsa bunun kaynağı nedir? Kafkasya'daki sivil toplum örgütlerinin liderlerine
yapılan baskılar kimler tarafından yapılmıştır?
- Bu
baskıları yapanlar soykırımdan, Çerkes Sorunundan bahsedilmesini
istemeyenlerdir. Bu oldukça açık sanıyorum. Anavatanda sivil toplum
örgütlerinin liderlerine yapılan saldırılar yasa dışıdır. Ben bu saldırılara
maruz kalanların hiçbir yasadışı faaliyet yürütmediklerini biliyorum. Bu da
yine Çerkes sorununu körükleyen konulardan bir tanesidir.
Bizim
söylediklerimize gelince; bu akşam bundan bahsetmedik ama şu anda anavatanda
kaybolan insanlar var. Bu insanlar namaz kılan dindar insanlardı ama hiçbir
yasadışı faaliyette bulunmuyorlardı. Elbette, işin içinde başka şeyler de var
mıydı bunu kimse bilemez ama bunlara yönelik hiçbir yasal suçlama yoktu. Bunlar
kayboldu. Biz bunları gündeme getirip, bu konuları tartışıyoruz. Tabi ki bunu
yapanların hoşuna gitmiyor bizim yaptıklarımız. Rusya'da bizim çalışmalarımızda
maddi olarak bize katkıda bulunması gereken kuruluşlar yardım etmiyorlar.
Anavatanda daha önce de bahsettiğim, Federasyona bağlı polis ve kolluk güçleri
de bizim yaptıklarımızdan hoşlanmıyorlar. Birkaç yıl öncesine dönersek, bizi
takip edenler, rahatsız edenler elbette vardı ama artık üzerimizde çok fazla
baskı hissetmiyoruz çünkü çok göz önündeyiz, insanlar bizi tanıyorlar, Rusya'da
bu konularda çalışanlar bu meselelerle ilgileniyorlar. Diğer taraftan yabancı
devletlerde uluslararası organizasyonlarla bağlarımız var ve ortak çalışmalar
yürütüyoruz. O yüzden bugün için çok fazla baskı görmüyoruz ama bu bizim
yaptıklarımızın pek hoşlarına gitmeyen şeyler olduğunu hep aklımızın bir
köşesinde tutuyoruz.
14.
2005 Nalçık baskını sonrasında ortaya çıkan Cihatçı gruplarla yine aynı dönemde
ortaya çıkan milliyetçi gruplar arasında bağlantı var mı? 2000 yılı sonrasında
devletleştirilen Sivil Toplumla bir ilişkisi var mı?
-
Hayır, bu ikisinin yani milliyetçi gruplarla Sivil Toplum Kuruluşlarının
cihatçı gruplarla uzak yakın hiçbir bağlantısı yok. Bu baskın olduğunda, bu
işle ilgilenmesi gerek dernek düzgün çalışıyor olsaydı, yapması gerekenleri
yapıp insanlar bu derneği dikkate alıyor olsaydı inanıyorum ki bunlar olmazdı.
Elbette birşeyler olabilirdi ama o şekliyle olmazdı. Çerkeslik ideolojisi
(Çerkes milliyetçiliğinde ben şahsen bir yanlışlık görmüyorum), milliyetçi
Çerkeslik düşüncesi bastırıldı ve diğer gruplar rahatlıkla ortaya çıktı.
Bunların önünde duracak kimse kalmadı. İnsanlara “Sizin derdiniz din mi?
Müslümanlık mı? Tamam, güzel. Biz de Müslümansız. Biz de dine bağlıyız ama bunu
kullanarak şiddet üretmeyin” diyecek bir güç kalmamıştı bu olaylar olduğunda.
Bugün gördüğümü bu dernekler o zaman gerçekten de olsaydı, insanlara etkide
bulunabilen bir dernek olsaydı bu olaylar büyük ihtimalle olmayacaktı. Bu
bahsedilen olaylarla Çerkes milliyetçiliği arasında herhangi bir bağlantı yok.
Birileri bu ikisi arasında bir bağlantı olduğundan bahsedip bir tür provokasyon
olduğundan bahsediyorsa bence bu yanlıştır.
Bunların
ortaya çıkışlarının altında yatan nedenler kesinlikle aynı değil. Şu anda
Kafkasya'da baskı gören, zaman zaman şiddet gören bu milliyetçi insanlar
eskiden de vardı ama artık daha çok görünür olmaya başladılar. Bunların ortaya
çıkışının altında yatan asıl sebep biraz önce bahsettiğimiz Rusya içindeki
Olimpiyatlarla ilgili, soykırımla ilgili yanlış politikalardır.
15.
2003 tarihinde Kafkas Vakfı’nın internet sitesinde kendi verdiğiniz bir
röportajda K'ok'o döneminde Adige Khase'lere değer verilmediğini, bu insanların
düşüncelerinin dikkate alınmadığını söylemiştiniz. K'ok'o dönemi ile Kanoko
dönemi arasında bir fark görüyor musunuz?
Tsıp'ına
Aslan'ın öldürülmesiyle ilgili ne söyleyebilirsiniz?
-
K'ok'o ve Kanoko dönemlerini karşılaştıracak olursak, bugün anavatanda
insanları toplayıp bir araya getirerek, burada bahsettiğimiz konulardan
bahsedebiliyoruz. Eskiden bunu yapamıyorduk. Şu anda biraz daha özgür bir ortam
var fakat nihayetinde çok da fazla bir fark olduğunu söylemek mümkün değil.
K'ok'o sözde seçimlerle geliyordu ama bu seçimler demokrasilerde seçimlerin
olması gerektiği gibi de olmuyordu. Seçimlerde olması gerekenler prosedürler
yürütülmediği, insanlara gerekli güvenceler verilmediği sürece de bu sorunlar
düzelmeyecektir. Bizim bu akşam bahsettiğimiz sorunların çözümünde ilk olarak
yapılması gereken politik reformlardır. Aksi halde bütün bunların bir anlamı
olmayacaktır. Moskova'da muhalif akımlar güçlenmeye başladığında seçimlerin
yeniden yapılmaya başlayacağı yönünde söylentiler çıkmıştı. Şimdi yine bundan
vazgeçiyorlar. Bu cumhuriyetlerin bu şekilde demokrasiyi
geliştiremeyeceklerinden bahsediyorlar.
Tsıp'ına
Aslan'ı öldürenler Çerkes’dir. Bunda hiçbir şüphe yok. Bunda birilerinin
müdahalesinin olduğundan, birilerinin kışkırttığından kendi adıma şüphem yok
ama katilin Çerkes olduğu da bir gerçek ve gerekçesi de Tsıp’ına’nın eski
Çerkes dinini, eski gelenekleri canlandırmaya çalışması. Ama Tsıp'ına Aslan
kendisi bir etnograftı, vesaire, bunlardan bahsetmenin çok bir anlamı yok. Onun
öldürülmesi savunulacak birşey değil. Fakat bizim bununla bir ilgimiz yok,
bunda bizim bir sorumluluğumuz yok. Bunlarla bizim alakamız yok demek çok kolay
bir kaçış olur. Ben bu sorunların çözümünün bizim elimizde olduğunu düşünüyorum
ve üstümüze düşeni de yapmadığımızı düşünüyorum.
___________
Öncelikle, sizleri yorduysak, çok fazla zamanınızı aldıysak lütfen affedin. Ben başta da söylediğim gibi bu akşam buradan umudunuzu kaybetmiş bir şekilde ayrılmanızı istemiyorum. Umutsuzluğa kapılmak için hiçbir neden yok. Bütün bu sorunlar üstesinden gelinemeyecek sorunlar değil fakat sizler de anavatanda olan biten şeylerle ilgilenmeniz gerekir. Sizin de orada haklarınız, sorumluluklarınız var. Ben bu akşam burada yaptığımız bu toplantının iyilikler getirmesini, burada söylediklerimizin bir başlangıç olmasını, geleceğimizin aydınlık olmasını diliyorum. Saygılarımla
Metnin ilk bölümü için valera-khatazhuko-konferans-konusma-metni
KAMUOYUNA AÇIKLAMA:
Türkiye Gazetesi’nin 12 Nisan 2018 tarihli nüshasında Fuat Uğur adı ile yayımlanan köşe yazısının, Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenmesi planlanan ve programı üzerinde STK ların ve yetkililerin mutabık kaldığı “Çerkeslerle Buluşma” etkinliğini baştan sona gerçeğe aykırı ithamlar, temelsiz isnatlar ile sabote etmeye çalıştığını üzülerek müşahade ettik.
Elbruz Halk Dansları Topluluğu Yıl Sonu Gösterisi 28 Nisanda...
Elbruz Halk Dansları Topluluğu Yıl Sonu Gösterisi. 28 Nisan 2018 Cumartesi Saat 19:30'da Nazım Hikmet Kültür Merkezinde. Biletler Çerkes Derneğinden temin edilebilir. 0312 222 85 90 www.cerkes.org.tr
Yaşamkent Sosyal Tesisleri - Yardımlar
Çerkes Derneği Yaşamkent Sosyal Tesisleri İçin Gerçekleşen Nakit ve Ayni Yardımlar
26 Ekim 2013 Tarihli DÇB Genel Kurulu Konuşma Tutanakları
26 Ekim 2013 Tarihli DÇB Genel Kurulu Konuşma Tutanakları